Aile şirketleri ve Küçük ve Orta Ölçekli (KOBİ) şirketler, Türk ekonomisinin temel taşlarıdır. Son yıllarda bu coğrafyada hızla büyüyen ve küreselleşmenin bir sonucu olarak uluslararası şirketlerle iş hacmini arttıran birçok Türk şirketi ekonomide ön plana çıkıyor. Ancak deneyimlerimiz, eğer önlem alınmazsa büyümenin ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan risklerin bir süre sonra şirket içi krizlere, anlaşmazlıklara ve hatta iflaslara yol açtığını gösteriyor. Risklerini daha iyi kontrol eden şirketler, rakiplerin bir adım önüne geçerek, geleceğe daha güvenli bir şekilde yatırım yapabiliyor.
Etkin bir iç kontrol sisteminin, kurumun değerini artıran bir faktör olduğu somut bir gerçektir. Ancak çoğu zaman Türk şirketleri bu kontrollerin önemini; ancak iş süreçlerinde kritik tıkanmalar ya da şirket içinde suistimal vakaları oluştuktan sonra anlıyor. Maalesef kaza olana kadar, diğer bir deyişle risk gerçekleşene kadar bekleniyor. Kaza sonucunda itibar kaybı da dahil oluşan kayıpların maliyetiyle, süreçlere ve iç kontrol sistemine yapılacak olan yatırımın maliyeti karşılaştırıldığında, sizce hangisi daha yüksektir?
Etkin iç denetim size ne sağlar?

